Öykü: Erkeklerin yüz karası | Neslihan Hazırlar

4 gün önce 3

Yaşadığın güzel günlerin hatırına sussaydın şerefsiz. Aşık olduğun kadının adını niye ifşa ediyorsun? Karına her şeyi söylemek zorunda mısın? Bir anlık gaflet haliymiş,  bir kere olmuş da…  “Çok pişmanım” diye salya sümük ağlamalar nedir yahu?

Ruhan diline gelen sözleri söylememek için yutkundu, demliği küt diye oturttu çaydanlığın üstüne. Doldurduğu çayı  oğlunun önüne koydu. Kendisi de masaya onun karşısına oturdu. Çayından bir yudum aldı. Oğlunun, önündeki kurabiyelere hiç dokunmadığını görünce dişlerini sıktı, boğazını temizledi. Yutkunduğu sözleri çıkardı.

“O film artistinin adı neydi? Karısı onu sekreteriyle aynı odada çıplak yakalamasına rağmen, “Yaz kızım, iki araba kum, üç yüz tane tuğla, on torba çimento… Aa, karıcığım sen mi gelmiştin?” demememiş miydi?  Senin karının bir şey gördüğü, duyduğu yok. Altı üstü telefonunda kıvırabileceğin birkaç mesaj görmüş. Telefonun şifresi yok muydu? İnkar etseydin.”

“Karım şifreyi biliyor anne.”

“Aferin oğlum, ”  dedi ama diline gelenlerin devamını getiremedi.

Senin yularını tuttuğu gibi, İnstagram, Tiktok ne varsa hepsi karının elinde. Şimdi anası, babası üçü birlikte yapıştı yularına. Sen nesin peki? “İnsan kendine küçücük bir alan yaratamaz mı? Paylaşımlarının altına yorum yazmaya korkuyorum. Karın mı paylaştı,  sen mi paylaştın belli değil. Kayınvaliden olacak o cadaloz şimdi topun ağzını sana çevirmiş gülleler atıyor. Sosyal medyada dünya edebiyatını hatmetmiş gibi cümle özlü sözleri,  soneleri laf sokar gibi paylaşıyor.  Kendisini terkeden kocasının acısını sanki senden çıkarıyor. Kadın dün sana bir araba dolusu laf saydı, kafanı kaldırmadın. Puştluğundan mı yoksa pişmanlığından mı sustun? Hiç mi gururun yok? Sen kendini ne zannediyorsun?” dedi sana. Sende tıs yok. Tansiyonum yükseldi vallahi.  Mazlum rolüne bürünüp sessizce ağlayan karın, kredi kartını, arabanın anahtarını çıkarıp verseydi ya…  Ya kızın babası olacak zebellahın iyi polis rolleri nasıl? Bu seferlik susuyormuş. Susmasa ne olacaktı? Sayfayı çevirelim, bu konuyu unutalım, bir daha olmasınmış. Sen karını boynuzlarken iyiydi de, şimdi bana mı lafların, diyemedin mi a salak oğlum?

Ruhan, boğazına takılan gıcıktan kurtulmaya çalıştı.  Boşalan bardağını doldurdu, çayın altını kapattı. Oğlunu göz ucuyla süzdü. Sabit bir noktaya dalmış gibi ifadesizdi oğlunun yüzü. Ah yavrum, kirece dönmüş yüzü, nasıl da zayıflamış. Favorileri ne zaman beyazladı bu çocuğun?  Mutfağın balkon kapısını iyice açıp, önüne  tabure koydu. Alnında biriken teri kolunun tersiyle sildi. Zihninde zamanını bekleyen sözcükleri tarttı. Derin nefes aldı, verdi.

 Kızınızın sürekli yatma vaktinde tutan baş ağrılarının neticesi bu deseydin ya! Dilini mi yuttun çocuğum? Adama, bir kızın olduğunu yeni mi hatırladın diyemedin mi? Yıllardır neredeymiş? Mide kanseri olduğunu öğrendikten sonra  terkettiği karısına, geri dönmüş. Niye dönmüş? Post kıymetli de ondan. Portmantodan ceketini alıp  işe gidiyorum diye evden gideli yıllar olmuş. Nerelerde sürtmüş? Karın sormuş mu babasına bugüne kadar nerede olduğunu?Dün akşam üçü bir araya geldi, seni kurt gibi yemeğe kalktılar.  Orada olmasam seni yerlerdi.  Bu olanları da duyamazdım. Sen her şeyi benden sakladın  bugüne kadar, sonra birden patladı her şey. Oysa herkes sizi çok mutlu sanıyordu ama ben seziyordum bir şeyler. İçime bir sıkıntı gelip  çörekleniyordu.

Sessizde çalan cep telefonunun ekranında oğlunun, gelininin beline sarılmış  fotoğrafı belirdi. Oğlu elini uzattı tereddütte kaldı, açmadı telefonu. Kapandı, tekrar  çalmaya başladı. Telefonu alıp içeri giden oğlunun ardından baktı. Arkadan ne kadar da babasına benziyor diye düşündü. Oğlu mutfağa tekrar döndüğünde huzursuzca sandalyeyi çekip oturdu   Ruhan, alnına biriken teri elindeki peçeteyle sildi, saçlarını tepesinde topladı. İzlediği filmin  final sahnesinde kalmış gibiydi. 

 İş yerinde çalışanlara kök söktürüyorsun. Karının önünde kuyruğunu kıstırmış it gibi duruyorsun. İnternetten tanıştığınla evlenirsen olacağı bunlar. Memlekette başka sarışın yok muydu? Kızla evlenene kadar öldün, süründün. Yapma etme, dur bakalım, bekle dedim, dinlemedin, bunalttın beni. Dünyada boyu bir karış olan başka kız mı yok salak oğlum? Ne oldu sonra?  Uyandın  ama iş işten geçti. İş yerindeki kadına aşık oldun madem, kadının kim olduğunu niye söyledin karına?

 “Karın yarın iş yerine gider olay çıkarırsa ne yapabilirsin?”  dedi Ruhan, daha fazla tutamadı içindekileri.

 “Konuştuk  söz verdi anne. Karım bu kadarını da yapmaz.”

“Rahmetli baban da, sülalesi de karıya kıza düşkündü ama kendilerini böyle ortalığa koymaz, kadınlarını ifşa etmez, korurlardı.  Madem bir halt ettin, attığın taş ürküttüğün kuşa değsin öyle değil mi salak oğlum? Ah, ben neler çektim babandan! Bir giderdi, birkaç ay gelmezdi. Bu kadın ne yer ne içer demezdi. Dikiş dikmesem aç kalırdım. Baban emekli olup da evde daha uzun kalmaya başladığı sıralar,  bitişik daireye Seval taşınmıştı. Seval bir içim suydu. Allah var benden daha genç ve alımlıydı. Uzun düz siyah saçları, kalkık gür kaşları, biçimli vücudu ile bakana bir daha baktırırdı. Zarif ve görgülüydü, nezaketliydi de. O sümsük kel kocasıyla  niye evlendiğini herkes merak ederdi. Sabah kocasını gönderir, bize gelirdi. İçtiğimiz su ayrı gitmezdi.  Rahmetli babana, “Sait abi” derdi Seval. “Sait abi kahveni nasıl içersin? Sait abi ev sahibi kiraya çok zam yaptı sen de bir konuşsan. İyi ki Sait abi var derken baban kuş gibi şakımaya başlardı. Sait abin batsın…”

“Anne Seval şimdi ne alaka niye geçmişi deşiyorsun?”

“Geçmiş hâlâ önümde. Seval’in karnındaki çocuk babandanmış. 8 yıl kiracı kaldı burada. Paragöz ev sahibi nasıl bunca yıl onları rahatsız etmedi diye zaman zaman aklıma düşerdi. Meğer baban olacak deyyus, adamı yemlermiş. Seval’in kocası olacak pezevengin hiç mi haberi olmadı sanıyorsun? Adam anasına bakmak için köye gider, bir ay gelmezdi. Seval’i de yalnız kalmasın diye hep bize çağırırdım. Ah, ne salağım!  Evime aldım, yedirdim, içirdim, kendi kızım gibi… Sen tut evin adamıyla yat. Doğumda ölmese ben öldürecektim Seval’i.  Tövbe tövbe… Ölmüş kadının arkasından konuşmak gibi olmasın. Doğumda kan lazım oldu. Kocasının kanıyla senin kanın uyuşmayınca her şey çıktı ortaya.

“Niye tutsun ki benim kanım Seval’in kocasıyla?  Anne,  iyice saçmaladın.”  

“Seval anan senin, her ne kadar besleyip büyütemediyse de… “

edebiyathaber.net (3 Temmuz 2025)

Yazının Tamamını Oku