
Son buluşmamızda, 1 Ocak 2025’de, Selim İleri, selamlaşıp hal hatır sorduktan sonra önündeki dosyayı bana uzatmış.“Bir bak bakalım” demişti. Dostlarım Turgay Kantürk ve Deniz Durukan’la Sait Faik’le ilgili uzun bir söyleşi yapmışlar. Aralarda da Sait Faik’ten seçilmiş, sohbete konu olan eserler yer alıyormuş. Kitap bitmiş, son düzeltmeleri yapıyormuş. Kitabın adı “O Derin Fısıltı, Sait Faik Üstüne Konuşmalar” olacakmış. Altay Öktem’in yayın yönetmenliğini yaptığı SRC’den çıkacakmış.
Sonra 8 Ocak’ta aniden Selim İleri’yi kaybettik. Araya aylar girdi. “O Derin Fısıltı” kitap olup geldi. Arka kapakta; “Selim İlerı’nin zamansız kaybından sonra bır vasiyet kitap niteliği kazanan bu çalışma nihayet Sait Faik severlerle buluşuyor” deniyor. Gerçekten de biraz gecikti kitap ama geciktiğine deymiş, kalın cildi, özenli baskısıyla şık ve güzel bir kitap olmuş.
Kitabın ilginç bir yapısı var. Selim İleri, Turgay Kantürk ve Deniz Durukan Sait Faik’in hayatı ve eserleri hakkında konuşurken önemseyip değindikleri öykü, şiir ve röportajlar araya giriyor. Böylece söyleşide sözü edilen eseri de tam metin olarak okuyabiliyorsunuz ve konuşmacıların neyi kast ettiklerini daha iyi anlıyorsunuz. Yani “O Derin Fısıltı” bir anlamda Sait Faik’in seçme eserleri. Üç şair ve yazarın seçtikleri yer alıyor kitapta ama nedense bu özelllik ve farklılık kapakta ya da arka kapakta belirtilmemiş. Kapakta “Sait Faik Üzerine Konuşmalar” alt başlığının devamında “Sait Faik’ten seçme eserler” diye belirtilse iyi olurmuş.
Selim İleri, Turgay Kantürk ve Deniz Durukan Sait Faik’in yaşamına ve eserlerine iyi çalışmışlar. Eserlerin üzerinde düşünmekle kalmamış haklarında yazılanları da okuyup incelemişler. Boş laflar yok, aksine özgün değerlendirmeler var.


Selim İleri, Sait Faik’in sadece hikayeci olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, böylece büyük ustanın şair, denemeci, röportajcı ve romancı yanlarının gözardı edildiği tezini ileri sürüyor. Turgay Kantürk ve Deniz Durukan da Sait Faik’in eserlerini tür ayrımı yapmadan değerlendirmek görüşüne katılıyorlar.
Sait Faik’in öyküleri ilk yayınlandıklarından beri tartışma konusu olmuş. Çünkü klasik öykü yapısını kırmış. Modern bir anlayış getirmiş. Öykü diye yayınlanan çalışmaları deneme, anı ya da röportaj olarak değerlendirilebilecek nitelikte. Röportajlarını da öykü diye tanımlamak mümkün. Yani aslında türler arası denilebilecek eserler vermiş ve kendisinden sonraki kuşakları hem biçimsel hem de içeriksel açıdan etkilemiş. Türk hikayeciliğinin yönünü değiştirmiş.
Selim İleri’nin ısrarla ileri sürdüğü bir tez de Sait Faik’in öykülerinin aslında birer romanının parçaları olduğu. Örneğin Panco’nun kahramanı olduğu öyküler doğru sıralanırsa ortaya bir romanın çıkacağını söylemiş. Sait Faik’in böyle bir araya geldiğinde bir romanı oluşturacak çok öyküsü olduğu tezi tartışılmaya değer. Selim İleri somut örnekler de veriyor.
Sait Faik’in yazdıklarındaki içtenlik onun yaşadıklarını, gözlemlerini yazıya döktüğü, aslında öykülerinin yaşadıklarından ya da anılarından birer parça olabileceğini de düşündürüyor. Sait Faik eserlerine yaşamını ne kadar kattı önemli bir tartışma konusu. Çünkü yaşam öyküsünü ayrıntılı olarak bilmiyoruz. Yaşarken çok göz önünde görünmesine ve bir çok yazar anılarında ondan söz etmesine rağmen aslında kendini, özelini pek de dostlarıyla paylaşmadığı anlaşılıyor.
Sait Faik’in aşklarından söz ediliyor ama bu aşıkların kimlikleri de pek net değil. Leyla Erbil’le ilişkisinin düzeyi tam olarak bilinmiyor? Bir de nişanlanması hikayesi var. Kısa sürdüğü söylenen bu nişanlılığın da öyküsü ve kahramanı bilinmiyor. Selim İleri söyleşi de “büyük aşk” olarak Nevin adında bir kadından söz edildiğini belirtiyor. Nevin’in de kim olduğu tam olarak belirlenememiş. Ünlü bir sanatçı mı? Sadece bazı tahminler varmış. Bu aşk ve belki de acısı öyle derinmiş ki Sait Faik yıllarca hiçbir şey yayınlatmamış.

Sait Faik’in yaşarken ünlü bir yazar olduğunu düşünürüm. Selim İleri bu kanının da yanlış olduğunu, Yaşarken Sait Faik’in eserlerinin yeni baskılarının yıllarca yapılmadığını, esas ününü ölümünden sonra yayınlanan bütün eserleri ile sağladığını söylüyor. Sait Faik yaşarken eserleri üzerine de pek fazla şey yazılmadığını belirtiyor.
Selim İleri, Turgay Kantürk ve Deniz Durukan Sait Faik’i tüm yönleriyle ele almakla kalmamış yaşarken ya da vefatından sonra hakkında yazılanları yapılan değerlendirmeleri de bulmuşlar. Örneğin Sait Faik için ilk yazıyı Peyami Safa’nın yazdığını bilmiyordum. Tabii ki ne zaman, nerede yayınlandığını merak ettim. Sanırım söyleşinin akışını bozmamak için kaynaklar belirtilmemiş. Benim gibi fazla meraklılar söyleşide sık sık anılan Ferit Edgü’nün yazısının ya da Sait Faik’in Bedri Rahmi ile söyleşisinin tamamını merak edecektir. Böyle çok örnek var, kitabın sonunda genel bir kaynakça verilip sözü edilen yazı ve anılar listelenebilirdi. Bu, meraklı okurlar ve araştırmacılar için çok faydalı olurdu. Tabii bir dizin de eklense bu fayda daha da artardı. Aynı şekilde içindekiler hazırlansa ve söyleşi metni arasında yer alan Sait Faik’in eserlerinin listesi, hangi yayından alındıkları ve sayfa numaraları verilse, dönüp yeniden o eserleri okumak isteyen okurlar için kolaylık olurdu. Bunlar kusur değil yeni baskılarda kitabı zenginleştirecek unsurlar.
“O Derin Fısıltı” bir vasiyet kitap olarak, Selim İleri’nin ölümünden sonra yayınlanan ilk eseri olarak kuşkusuz önem taşıyor ama aynı zamanda üç kuşaktan, üç farklı bakıştan şair ve yazarların titiz araştırma ve değerlendirmeleri ile Sait Faik’in hayatını ve eserlerini merak edenler, onlar üzerinde düşünüp fikir sahibi olmak isteyenler için de yararlı bir kaynak ve kılavuz.
* O Derin Fısıltı, Sait Faik Üstüne Konuşmalar, Selim İleri, Turgay Kantürk ve Deniz Durukan, SRC Kitap, Mayıs 2025.
edebiyathaber.net (4 Haziran 2025)