Öykü: Z raporu | Kadir Biçici

1 gün önce 1

Ürün: Hayal Kırıklıkları                                                                                                                       Adet: 30 yıl

Merhaba, ben Zafer Temizbaş ya da şirketteki çocukların bildiği haliyle “arka köşedeki Zafer Abi…”

53 yaşındayım ve bir finans şirketinde kıdemli uzmanım. Bu title’ı tam 23 yıl önce aldım, ki o zamanlar “unvan” derdik böyle şeylere… Sonra onu hiç değiştiremedim, yani hiç terfi alamadım, sanırım ben bir şeylere biraz fazla sadığım.

Bolu’ya getirdiler yine, yıllık offside toplantısına bir otele… Emekliliğime 1 gün kaldı, ama yine de geldim. Kafamdaki o son muhteşem raporu dedim, yazmalıyım mutlaka.

Ürün: Hikmet’in Dümbüklükleri                                                                                     Adet: Yüz Binlerce

Neden her açık büfede çenesi açılır bu Hikmet Bey’in, anlamam… Bari kahvaltıda rahat bırak insanları. Yahu bir sus be adam!

Aynı yıl işe başladık bu Hikmet’le… İkimiz de benzer çalışıyorduk sanki ama bir o yükseliyordu aramızdan, göğe doğru… Takdirler, primler, terfiler her şey bundaydı, tabii bir de yalakalıklar, adam satmalar, iş kitlemeler de… Altındakini ezer, üstündekine yaltaklanırdı. Başarı garantili bu formülü öylesine ustaca uyguladı ki, bir baktık genel müdür oldu adam. Anlayacağınız mobbing uyguladığı personel sayısı, -ki eskiden dümdüz şerefsizlik derdik buna- artık onları, yüzleri aştı. Hikmet de şişindi, kabardı.

Şimdi tabağımda envai çeşit şarküteri, önümde uzatılan pişiler, kulağımda Hikmet’in o bet sesi ve ağzını şapırdatmaları var. Çaktırmadan mutfak tarafına bakınıyorum bir de, şöyle kallavi bir ekmek bıçağı arıyorum. Raporumun son cümlesi için yahu, biraz şairane olsun istiyorum.

Ürün: Şirket Personeli                                                                                                             Adet: 118 kişi

Bütün oteli kapatmış bizimkiler, garsonlarla temizlikçilerle falan nereden baksan 150 kişi… Hani sözgelimi, burada birinin başına bir şey gelse, ohooo şüpheli yüzlerce kişi… Seç beğen sorgula, ayıklayabilirsen ayıkla… Hahahah canım Agatha Christie…

Bıçağı hallettim ama sonunu getirebilir miyim, bilmiyorum. 10 sene önceki gibi olmasın yine, avucumda zehirlerle, yine titremesin elim… Hani kıl olduğumu bilmesine rağmen hep benden istediği o 08.30 çayı ve birazcık yüzüm düştü diye herkesin içinde küfrettiği günün ertesi sabahı… Ya zamanında intihar edemeyişime ne demeli? “Anneleri gitmiş zaten, çocukları üzmeyelim…” Zaten o veletler yüzünden istifa da edemedim.

Ama hepsi bitti artık. Çocuklar büyüdü, emekliliğim geldi… Ruhum ilk ve son kez bir aksiyon istiyor benden. Yoksa kıyamete kadar çekilmeyecekmiş bu bedenden. Diyor ki, “Yıllarca sustun, bir kere konuş. Hep durdun, bu sefer koş.” Eziğin, sünepenin biriymişim, hiçbir işe cesaret edemezmişim, falan filan…

Kıstırayım diyorum ben de şu Hikmet’i uykusunda ya da sokulayım usul usul hela kapısından, günde 20 kere gelen bir prostat atağında… Bak toplantıyı böldü yine, deminden beri bacağını sallıyordu zaten, gidiyor tuvalete… Bir de bir pis kokuyor ki, koltuk altını da yıkasa keşke.

Ürün: Muhteşem Bir Final İçin Yeter Süre                                                                              Adet: 85 saniye

Offside’ların şu karaoke geceleri… İnatla erken uyurdum hep ama bu sene farklı. Şimdi belimin sağ arka cebinde çelikten bir kalınlık, dinlemeye çalışıyorum şu sahnedeki çığırtkanları. Halimi hatırımı soran da oluyor arada, garip… Bu gece son gecem diye herhalde, vicdan yapıyor sevdiğimin çocukları…

Bak Hikmet gidiyor yine tuvalete, hiç şaşmaz her seferinde 85 saniye… Çeliği elimle yoklayıp gidiyorum arkasından, o yıllardır beklediğim masalsı ana varıyorum. Hikmet pisuvarda cebelleşiyor yine, ben de biraz berisinde, bıçağımla sırtı arasında kalmış sadece bir metre… Tam o anda… Püfff!..

Bir insan işerken nasıl yellenir, Allah’ım!.. Kusacağım!..

Ürün: Olmadı Yar                                                                                                                              Adet: Sıfır

Yapamadım, olmadı. Önce Hikmet’in ani salınımı sendeletti beni… Sonra içeriden “Hikmet Beey, sıranız geliyor” sesleri… Kaçtım gittim tabii ben de içeri. O da geldi, mikrofonu aldı eline: “Size gençten bir şarkı söyleyeceğim.” diye girdi söze, sonra beni aradı gözleri. “Bu şarkı bugün aramızdan ayrılacak Zafer kardeşim için!” dedi. Nee, kardeşim mi?..

“Düştüysen kalk gel kendine,

Daha iyisi yok var farkına.

Düş kırıklıkların olduysa bile,”

Diye başladı bir rap yapmaya.  Parmağını bana doğrulttu sonra, herkes de döndü tabii, bakarak bana eşlik ettiler şarkıya:

“Sen makinasın, MAKİNAA!..”

Zafer’in raporu böyle bitti işte… Pek şairane olmadı ama klasik de değildi:  

KDV= Yıllarım

İskonto= Son gece

Total ciro= Saçmalık

edebiyathaber.net (28 Haziran 2025)

Yazının Tamamını Oku