Doğada canlı gruplarının avcılarına karşı geliştirdiği farklı savunma mekanizmaları mevcuttur; kamuflaj, mimikri, çeşitli özelleşmiş yapılar ve zehir bu savunma başında gelir. Bu mekanizmaların arasında doğası sebebiyle en çok çalışılan ve merak uyandıran başlık zehirdir.[1], [2]
Özellikle bazı canlı grupları zehirleri nedeniyle "en çok korkulan", "en tehlikeli" gibi isimlerle anılır olmuştur. Bazı böcekler, örümcekler, kurbağalar, yılanlar, kaplumbağalar zehirlidir ve her biri yaşadığı habitatın coğrafyasına göre farklı kimyasal içerikli zehirlere sahiptir. Bu başlıklar içerisinde yılanların zehirleri en tehlikelilerden biri olarak kabul görür.
Temelde yılan zehri, canlının çene altı bezlerinde üretilen ve özel dişlerle avcıya enjekte edilen karmaşık biyolojik bir sıvıdır. Genelde nörotoksin, hemotoksin, sitotoksin ve çeşitli enzimler içerir. Zehir içerisindeki her bir bileşen farklı türden avcılara farklı etkiler yapabilir; örneğin kobraların zehirlerinde bolca bulunan nörotoksin sinir sistemini felç ederken çıngıraklı yılanların sahip olduğu hemotoksin iç kanamaya sebep olmaktadır. Ayrıca zehirler çok geniş bir varyasyona sahiptir, öyle ki aynı tür içinde dahi popülasyonların dağılımına ve coğrafi bölgelere göre farklılık gösterebilirler. Bu sebeple işe yarar panzehirler üretmek çok zordur; öyle ki panzehirler geliştirilse bile, yıllar içinde zehir yapısı değişebilir ve panzehirler başarısız olabilirler.
/content%2Fcf05ca2d-88ea-4a9c-b2da-d38ae8aac044.jpeg)
Panzehirler üretilirken genelde üzerine çalışılacak yılandan zehir sağılır, sağılan bu zehrin az miktarı bir hayvana enjekte edilir. Bu işlem için genelde at gibi hayvanlar tercih edilir. Bu süreç sonunda hayvanın ürettiği antikorlar toplanır ve saflaştırma işleminden sonra panzehir elde edilir.
Ancak bu süreç oldukça maliyetli, zaman alıcı ve hayvan refahı açısından tartışmalıdır. Dolayısıyla evrensel tanıma uyan bir panzehir üretmek neredeyse imkansızdır.
Bu noktada kendisinin adını bugünlerde sıkça duyduğumuz Amerikalı Tim Friedenin başlattığı deney ve Cell dergisinde yayımlanan bir çalışmaya değinmek gerek. Tim Friede tıbbi eğitimi olmamasına rağmen yaklaşık 20 yılı aşkın süredir yılanlarla ve yılan zehirleriyle ilgilenen bir toksikoloji meraklısı. Bu süreçte kendi bedenini deney aracı olarak kullanıyor. Kara mamba, taipan ve boa yılanı gibi en tehlikeli türlerle de çalışan Tim, bu deneyinde kendini 200’den fazla yılana ısırtarak ve 800’den fazla kez bedenine zehir enjekte ederek bağışıklık sistemini bu zehirlere karşı eğitmeyi başardı. Bu deneyler sayesinde bilim insanları bugünlerde geniş spektrumlu panzehirler geliştirmek için çalışmalara başladılar.
Columbia Üniversitesi’nden Dr. Peter Kwong ve Centivax CEo’su Dr. Jacob Glanville liderliğindeki ekip antikorlar üzerinde çalışma yapmaya başladı. Araştırmacılar Friede’nin kanında bulunan LNX-D09 ve SNX-B03 antikorlarını izole etti ve bu antikorları zehirde bulunan fosfolipaz A2 enzimini inhibe eden varespladib molekülüyle birleştirerek bir panzehir karışımı oluşturdu, bu karışım 19 farklı yılan türüne karşı olumlu bir cevap vermeyi başardı!
Fareler üzerinde yapılan daha detaylı deneylerle 13 zehir için tam koruma gözlemlenirken, 6 türde kısmi koruma gözlemlendi. İlerleyen dönemde bilim insanları bu panzehri öncelikle köpekler sonrasında ise insanlar üzerindeki klinik çalışmalarla test etmeyi planlıyor.
/content%2F434a406e-cabf-480e-bad3-a7d64e19f558.jpeg)
Her yıl Dünya üzerinde 140.000 kişi yılan ısırıkları nedeniyle hayatını kaybederken ve yaklaşık 300.000 kişi hayatına çeşitli komplikasyonlarla devam ederken bu evrensel panzehir özellikle yılan popülasyonunun yoğun olduğu bölgeler için bir umut ışığı olabilir.
Bu çalışma, özellikle Tim’den alınabilecek antikorların genetik olarak incelenmesiyle yapay panzehirlerin üretimi için fikir verebileceğinden ve farklı senaryolarla bir vücudun yılan zehrine karşı verebileceği potansiyel yanıtları görebilmemiz adına öncü sayılabilir. Kendisinin de söylemlerine ek olarak Tim’in seçtiği yolun tıbbi ve bilimsel prosedüre aykırı olduğunu bir kez daha belirterek kendisinin bilimsel anlamda şahsi bir fayda yaratma hedefinde olduğunu da eklemek doğru olacaktır. Belki de yakın gelecekte kendisi yılan zehrine karşı üretilen panzehirlere bu cesur duruşuyla olanak verdiğinden, çeşitli tıp kitaplarına adını yazdıracaktır.
Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!
Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...
O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...
O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.
Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
₺50/Aylık
₺100/Aylık
₺150/Aylık
₺250/Aylık
₺500/Aylık
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.