“Bir kuyunun dibinde olmaya nasıl alışır insan? Sana atılan bir ipi nasıl tanıyamazsın?” | Berfin Bahçekapılı

4 gün önce 3

Selden Sonra, karanlığın içinde yönünü kaybetmiş bir annenin, defalarca aynı kuyuya düşüp çıkmasının hikâyesi. Myra, suların yuttuğu bir dünyada kayıp kızı Row’u bulma umuduyla yola çıkar; ama bu yolculuk sadece onu değil, hayatta kalan diğer kızı Pearl’ü de tehdit eden bir sürece dönüşür.

Yaptığı gemi yolculuğu boyunca karşılaştığı insanlar onun bu gözü kara arayışını anlayamaz; Myra, kızına ulaşma umuduyla söylediği yalanlar sonucunda başkalarının gözünde acımasız, bencil hatta tehlikeli biri haline gelir fakat onun için tek gerçek kızlarına duyduğu sevgidir—yalnızca onlara ihanet etmemiştir.

 “Sudan geldik ve suya döneceğiz, ciğerlerimiz her daim havayı arayacak fakat kalplerimiz dalgalar gibi atacak.”

Selden Sonra, insanın hem doğayla hem de kendi içindeki karanlıkla mücadelesini anlatan çarpıcı bir metin. Sular altında kalan bir dünyada geçen roman, insan türünün bu koşullar altında varlığını nasıl sürdürebileceğini sorgulatıyor. Toprağın yitip gittiği, doğanın intikam aldığı bir evrende, hayatta kalmak yalnızca fiziksel bir çabayı değil, ahlaki ve varoluşsal bir sınavı gerektirir.

Doğa ile insanlık arasındaki bu yıkıcı savaş, selden kurtulanların verdikleri mücadelede, sevdiklerinin kaybına tanıklık etmelerinde ve geçmişin pişmanlıklarını yaşamalarında sürer. Selden önce insanlığın sorgulamadığı görmezden geldiği ekolojik sorunlar artık hayatta kalmanın temelini oluşturur. Felaket sonrası kurulan yeni düzende doğa bir düşman değil, kaçınılmaz bir yüzleşme alanına dönüşür.

Selden Sonra, yalnızca büyük bir felaketten geriye kalanları anlatan bir roman değildir. Ayrıca insanın kendiyle ve sevdikleriyle kurduğu ilişkinin kırılgan doğasını sorgulayan güçlü bir anlatıdır. Anlatıcı, karanlık bir gelecekte geçen bu hikâyede, suyun her şeyi yutmadığını; geride kalanların acılarının ve seçimlerinin daha ağır bastığını gösterir.

“Bir deniz kuşu teknene konacak ve bıraktığı yumurtasından bir yılan çıkacak.”

Masum bir varlığın getirdiği umudun içinden çıkan zehir, Selden Sonra’nın dünyasında her an pusuda bekleyen tehdidi simgeler. Deniz kuşu—doğanın zarif ve barışçıl elçisi gibi görünen bir canlı—umut ve yeniden doğuş çağrıştırırken, yumurtasından çıkan yılan bu umuttan doğan ihaneti temsil eder. Roman boyunca bu ikilik; güven ve aldatılma, sevgi ve kontrol, kurtuluş ve tehlike biçimlerinde tekrar tekrar karşımıza çıkar.

Bu metaforlar aynı zamanda annelik deneyimini de kapsar. Myra, koruma içgüdüsüyle hareket ederken bastırılmış öfkesi ve kontrol etme arzusu zamanla sevgisini boğucu bir güce dönüştürür. Pearl ve Row üzerinden yaşanan bu ikili deneyim, anneliğin kutsallığı ile karanlık yüzü arasında gidip gelir. Myra, bir yuvaya sığınma arzusuyla birlikte bunun yıkıma da yol açabileceğini sezinler. Deniz kuşu metaforu, Myra’nın özgürlüğünü ve umudunu simgelerken, zorluklar karşısında hayatta kalma ve yeniden doğma arzusunu da yansıtır. Öte yandan yılan metaforu, Myra’nın içsel çatışmalarını ve korkularını temsil eder. Kendiyle, geçmişiyle yüzleşip dönüşüm ve değişim geçirir.

Bu bağlamda Selden Sonra insan doğasının, anneliğin, güvenin ve doğayla kurulan bağın karmaşıklığını simgesel bir dille sorgulayan çok katmanlı bir anlatı sunar. Anlatıcı bizi sadece sularla kaplı bir geleceğe değil, insanın kendi içindeki karanlıkla yüzleştiği bir evrene de götürür.

“Sedna kinci bir deniz tanrıçasıdır ve onu memnun etmezsen, öfkesiyle dalgaları kabartır, balıkları salmaz, bir tane yakalayamazsın.”

Selden Sonra karanlık sularda ilerleyen Myra, yalnızca bir anne değil, aynı zamanda mitolojik bir figürün modern hali gibidir: Sedna insanlık tarafından ihanete uğrayarak okyanusun derinliklerine itilen, parmakları kesildikten sonra denizlerin tanrıçasına dönüşen bir kadın figürüdür ve romanda da Myra’nın yolculuğunu yaptığı geminin ismidir. Hem kurban hem yaratıcı olan Sedna doğanın gücünü ve öfkesini temsil eder; suyun altındaki yaşamın efendisi olmasının yanında geçmişin travmalarını da bedeninde taşır.

Sedna’nın deniz altındaki yalnızlığı Myra’nın gemideki yalnızlığına benzer: İkisi de hayatta kalmak için çevrelerindeki dünyayla savaş halindedir, ikisi de kendi içlerinde dönüşür. Parmakları koparıldığında Sedna deniz canlılarına dönüşür; Myra’nın da her kaybı, her ihaneti, karakterinde yeni bir parçanın oluşmasına neden olur. Bu yönüyle Myra romanda modern bir Sedna’ya dönüşerek mitin hem arketipsel hem de politik gücünü günümüz okuruna ulaştırır. Selden Sonra bireysel trajediler üzerinden küresel krizlere dair farkındalık yaratırken mitolojik ve politik temaları harmanlayarak insanların toplumsal adalet arayışına ses verir.

edebiyathaber.net (11 Haziran 2025)

Yazının Tamamını Oku